1 Ekim 2013 Salı

Bayağı Bir Yetmez Ama Evet Paketi

Herkesin heyecanlandığı ve içeriğini merak ettiği paket, çoğunluğun tahmin ettiği gibi sona erdi: ağzımıza yine bal çalındı.
Öyle maddeler var ki, "hayal kırıklığı" demek haksızlık olur.
Öyle maddeler yok ki, "yaşasın" demek aptallık olur.

1) Andımızın kaldırılmasına çok sevindim. Ancak yetersiz. Gençliğe Hitabe'nin de kitaplardan kaldırılması gerekiyor. Zira bugünün konjonktüründe bu metin son derece faşizan bir nasihat içermektedir. Aynı şekilde bir tuvalete giderken okutulmayan İstiklal Marşı'nın da azaltılması gerektiğini düşünüyorum. Rezalet bir melodiye sahip olan bu marşın her pazartesi, her cuma, her maç ve tören öncesi okutulması marşın salt manasızlaşmasına neden oluyor.

2) Ana dilde eğitim adına atılmış ilk adım da ümit verici. Uygulamanın en önce özel okullarda yapılacak olması da güzel. Nedenini sorarsanız; birincisi: sorun "ana dilde eğitimin devlet tekelinde verilmesi" değildi, "ana dilde eğitimin serbest bırakılması" idi.
Devlet bu adımla her dilde eğitim verilme serbestliğini getirmiş oluyor.
İkincisi: en sert rejimlerde bile mutedil devlete sıcak bakan biri olarak, devletin istihdam sağlama sorumluluğu olmaması gerektiğini; yalnızca istihdam sağlayana gerekli hizmeti vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bu bakımdan da hükümet, "devlet" sıfatıyla faşistlerin ağlamaması için yapabilecek en güzel girişi yaptı.
BDP'nin de şu an sakin ve destekçi olması gerekiyor. Bu yolun sonu Kürtçe'nin anayasada tanınmasına kadar gidecek inşallah.

3) Kamuda başörtüsünün serbest bırakılması elbette güzel. Güzel de... Neyleyeyim yargıya ve askeriyeye giremeyen özgürlüğü? Tahminim hükümetin bu kozu seçimlere saklayacağı yönünde. Bekleyip göreceğiz. Gerekirse eylemler, yürüyüşler düzenlenir. Her türlü özgürlüğün kamuya, yargıya, askeriyeye girmesi için hiçbir engel yok önümüzde.

4) Seçim ve ödenekler konusunda şeklen yapılacaklar beni en başta heyecanlandırdı. Ama işin teferruatını düşününce hayal kırıklığına uğradım. Eğer "demokratikleşme paketi"nden bahsediyorsan, önümüze "yüzde 10 kalabilir"i koymayacaksın. Adam gibi o barajı indireceksin, yahut kaldıracaksın.

5) Okul adına "Bektaşi Veli" ismini vermeyi akıl eden hükümet, köprü adında neden ısrar ediyor? Maalesef Alevi vatandaşlarımızı temsil eden yegane parti olan Halk Partisi (ömrüm boyunca nedenini anlayamayacağım) bu konuda yetersiz. Alevi derneklerinin de inadını kırıp hükümetle temaslara geçmesi lazım. Çoğu dernek maalesef talep etmek, masaya oturmak yerine sert muhalefet yapmakla yetiniyor.

Yani işin özeti: çok çok yetmez, ama evet.

Hiç yorum yok: